evet hamileliğimin son demlerindeyim, maksimum 1 ağustos'ta bitecek bir yolculuk.
şimdilik normal doğum istediğim ve planladığım için hamileliğim ne zaman son bulacak, aylinime ne zaman kavuşacağım bilmiyorum.
bu arada çok üzücü bir haber aldım, çocukluktan beri tanıdğım bir arkadaşın doğuma gittği gün bir önceki gece karnındaki bebeğinin öldüğünü duydum :( çok ama çok üzücü bir olay bu. tabi bu yuzden normal doğumdan korkmadım değil.
bir yandan da ondan önceki günkü muayenemde nst çekilmek için doğumhaneye girdiğimde doğuma gelen 37haftalık kadının beni cesaretlendirmesi var. bu durumu zamana bırakmış durumdayım. normal yada sezeryan neyse yeter ki kızıma sağ salim kavuşayım.
bir yandan da sabırsızlanıyorum 40 a kadar bekleyecek miyim diye. kızımın rahatı yerinde galiba şimdilik gelmek istemiyor sanırım :) her ne kadar arada kasık ağrısı, ufak sancılar çeksem de daha gelecek gibi durmuyor sanırım bizim zilli :)
stres yapmamak için vakit geçirecek şeyler yapmaya çalışıyorum. tabi tv 'de izlenecek pek bişey olmadığı için başka seçenekler oluşturmaya çalışıyorum. hüseyin evde ise onunla birlikte, değilse yalnız başıma tv karşısında kahvaltı ediyorum, kahvaltı ederken kumanda elimde guzel bir gezi belgeseli bulmaya çalışıyorum genelde. bu çok hoşuma gidiyor. vakit kısıtlaması olmadan kahvaltı etmek, kahvaltının üstüne bir iki tane açık çay içmek en büyük zevklerimden biri.
kahvaltıdan sonra genelde çok yediğim için yediklerimi eritmek amacıyla ev işleri yapıyorum. evi sil süpür, bulaşık, çamaşır, öğle yemeği vs vs. tabi en ufak şeyde yorulduğum için ara ara molalar vererek yapıyorum işlerimi.
daha sonra bolca kitap, film, internette dolanma. mesela bugün 'her yönüyle çocuk yetiştirme' adında bir kitabı okumaya başladım.
daha yeni başladım, önyargılı olmak istemem ama şu ana kadar işe yarar çok birşey öğrenmedim, tabi kitap kalın, daha okunacak çok sayfa var, sabretmek lazım.
ardından hüseyin ile yürüyüşe çıktık. bizim yürüyüşlerimiz amacı aşıyor genelde, çünkü bişeyler yiyip içmeden eve geldiğimiz hiç olmuyor. bugünkü yürüyüşümüzde söylemesi ayıp sade-kavunlu karışık dondurmalı sütlaç yedim mesela. :) bunun üstüne utanmadan evde kek de yedim bir de :) ama sütlaç çok iyiydi hakkını yemeyelim :)
geceme iki tane de film sığdırdım :) birincisi panama terzisi
klasik bir amerikan filmi gibi geldi bana, ne çok iyi ne de kötü, idare eder grubundan. hapishanede terziliği öğrenen bir adam amerikadan panamaya sürgüne gönderilmiş ajana yardım etmek zorunda kalır ve bu yuzden aile hayatı da tehlikeye girer. yine de izlenebilir bir film.
ikinci filmim 'paris'te iki gün'
komedi filmi grubundan, enteresan bir film :) fransız rahat kültürüyle yetişmiş bir kadın ile amerikalı bir adamın paris'te geçirdiği 2 gün içinde yaşadıkları absürd olayları anlatıyor.
düşündüm de kızım bana şu mesajı iletiyor sanırım : anne ben gelince uzun bir süre kendine vakit ayıramayacaksın, ben biraz bekleyeyim de şu son demlerin tadını çıkar, yoksa ilerde çok ararsın bu günleri :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder