26 Haziran 2013 Çarşamba

basit irmik- sakızlı muhallebi tatlısı

tariflere devam :)
 Malzemeler
yarım paket irmik
2 kaşık tereyağı
2.5 su bardağı şeker
su
bir paket hazır sakızlı muhallebi
3.5 su bardağı süt
* önce tereyağı tencerede eritelim, irmiği ekleyip rengi hafif kızarana dek karıştıralım, şeker ve suyu ekleyip pişene dek karıştıralım. pişen irmiği küçük borcama dökelim.
ardından 3.5 bardak süt ile hazır sakızlı muhallebi tatlısını pişirelim. bunu da borcama ekleyelim. 
AFİYET OLSUN! :)

kabak yemeği

bugün evdeyim ve hamaratlığım tuttu :)
hadi gelin birlikte sağlıklı bir kabak yemeği yapalım :)
 MALZEMELER
4-5 kabak
1 soğan
1 sarımsak
zeytinyağı (ben bugün tereyağı kullandım, hoş oldu)
2 biber
dereotu
2 domates
2 çay kaşığı şeker
 * yağı tencerede kızdırıp doğranmış soğan ve sarımsağı ekleyelim, bunlar kızarınca doğradığımız biberi ekleyip kavurmaya devam edelim, ardından küp küp küçük doğradığımız kabakları tencereye ekleyelim, kısık ateşte bırakalım, ardından küp doğradığımız domatesi ekleyelim, bunlar kısık ateşte yumuşarken dereotunu doğrayıp ekleyelim, ve 2 kaşık şekeri ekleyip karıştıralım, 5 dk kısık ateşte malzemelerin yumuşamasını bekleyip kaynamış su ilave edip kısık ateşte pişirelim.
AFİYET OLSUN! :) 


22 Haziran 2013 Cumartesi

park... adapark... geziparkı...

bugün sıcak ve rüzgarlı güzel bir gündü
sabah uyanır uyanmaz annemle mutfağa girip heyecanla hazırlıklara başladım bi yandan kahvaltı hazırlığı bir yandan piknik hazırlığı kahlavtımızı eder etmez giyinip sokağa attık kendimizi.. evden adaparka 15-20 dk yuruyus mesafesi var, oraya gidene kadar bir sürü trafik lambasız yoğun kavşak, bozuk yol, trafik, gürültü, stres... yolda yuruyen yarı insan yarı cep telefonu robotların bana çarpmaması için ayrıca bir çaba sarfetmek ve ayağıma bilmem kimin yere attığı bulaşan sakızı çıkarmak da cabası... insanlara noluyor böyle diye düşünmeden edemiyorum her gün... 
ve sonunda adapark... her yer yeşillik her yer ağaç... 

bir anda o stres, karamsar düşünceler, egzoz dumanının arasında terlemeler uçtu gitti, ağaçlardan gelen hafif rüzgar ve kuş sesleri, çocukların cıvıltısı... saatlerce durduk orda, yedik içtik, tavla oynadık, uyuduk, kitap okuduk, gazete okuduk... sanki istanbulda değildik... çocuklara baktım durup durup ne kadar güzel oynuyor ordan oraya telaşsızca koşup duruyordu, içimden geçirdim kızımız olunca buraya daha sık gelmeliyiz kızımız burda enerjisini atsın daha aktif, sosyal ve mutlu olsun..
sonra aklıma geldi ben üniversitedeyken istanbulu daha çok severdim, bir sene van da kaldığımda istanbula dönemeyeceğim diye aklım çıkardı, ama şimdi düşünüyorum da istanbulda ömür boyu kalmak hele ki kızımız olunca çok zor.. her yer trafik, gürültü, stresli, kaba insan, içi dolu avm ... şuanki yaşanan olaylar da bunun yansıması aslında, insanlar iki tane ağaca hasret kaldı, insanlar otobuslerde tıklım tıkış olmaktan bıktı, insanlar yaşanan kısıtlamalardan bıktı, işte gezipark olaylarının sebebi, işte insanların istediği... TABİ ANLAYANA!!!

13 Haziran 2013 Perşembe

anneyimben: hamilelik psikolojisi denen şey...

anneyimben: hamilelik psikolojisi denen şey...: 33. haftaya girdik bugün aylinimle :) tekmeler gn geçtikçe artıyor sanki arada acıttığını bile söyleyebilirim hafiften, ama şikayetçi değili...

hamilelik psikolojisi denen şey...

33. haftaya girdik bugün aylinimle :) tekmeler gn geçtikçe artıyor sanki arada acıttığını bile söyleyebilirim hafiften, ama şikayetçi değilim, tekme atması onun sağlığının yerinde olduğuunun, her şeyin yolunda olduğunun göstergesi gibi sanki. 
kendi ruh sağlığım için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim maalesef :( hamilelik psikolojisi denen şey ne meret bir şeymiş.. hormonlar hat safhada.. her an ağlama potansiyeline sahibim ve bu ara sinir katsayım da gittikçe artıyor, etrafımdakilere ve kendime en önemlisi aylinime bu şekilde zarar vermek istemiyorum ama kendime engel olamıyorum. aldığım kilolarla birlikte hareket etmek bile bu ara zorlaştı. yürürken nefes nefese kalıyorum. sık sık tuvalete çıkıyorum. gece tuvalaet için uykudan uyanıyorum. hem çok sıkılıyorum bu ara hem de hiç bir şey yapasım gelmiyor. sanki günleri bırak bazen saatler bile geçmek bilmiyor. 
okulun son haftasındayız, yarın karneleri vereceğiz ve çok zor bir not verme dönemi geçirdim, birçok öğrenci notunu düzeltmem için sürekli peşimdeydi, gecenin 9unda arayanlar 10unda evime gelip ağlayanlar sürekli mesaj atanlar okulda peşimden ayrılmayanlar... bütün dönem çalışmayıp ondan sonra kalmalarının tek suçlusu bizmişiz gibi davranmaları sinirimi bozmakla birlikte ister istemez vicdan azabı duymama neden oluyor. öğretmenlikten en çok bu zamanlar soğuyorum...
üstüne bir de yaşanan taksim olayları... binlerce insanın biber gazından sıkılan tazyikli sulardan yaralanması.. olayların gittikçe şiddetini arttırması.. hayırlısıyla bir an önce bitse bu olaylar bütün halkın yüzü gülse.. her ne kadar merak etsem de haberleri izlememeye çalışıyorum bu ara. haber izleyince psikolojim iyice bozuluyor ağlamaya başlıyorum. şuanda aylinimden önemli hiç bir şey olamaz diye etkilenmemek için haber izlememeye çalışıyorum.
bir yandan da kendime kızıyorum. 'gülcan hayatında en çok istediğin, hayalini kurduğun şeylerden biri gerçek oluyor, neden mutlu değilsin' diyorum kendime. her şeye rağmen çok mutluyum aslında. aylinim karnımda oynaştıkça onun varlığını hissettikçe gülümsemeden edemiyorum :) 
zaman çabucak gecse de sağ salim kavuşsam kızıma artık :)

8 Haziran 2013 Cumartesi

anneyimben: bebeğe alışverişe devam :)

anneyimben: bebeğe alışverişe devam :): taksim olaylarının devam ettiği şu günlerde yüzümü güldürecek bişey yaptık bugün, aylin'imizin oyun parkını aldık :)  aslında modele...

bebeğe alışverişe devam :)

taksim olaylarının devam ettiği şu günlerde yüzümü güldürecek bişey yaptık bugün, aylin'imizin oyun parkını aldık :) 
aslında modele önceki alışverişe gittiğimiz gün annemle karar vermiştik, iş sadece hüseyininde görüp beğenmesine kalmıştı, bugün sbs görevimden çıkıp gitmek nasip oldu. eminönü havuzlu hana gidince başka model bakmadan direk hüseyine bunu gösterdim. tahminim 3-4 yaşına kadar kullanılabilecek bir şey. o zamana kadar ev kredimizi bitirip başka eve taşınma planımız var. inşallah o eve geçince de bir çocuk odası yaparız :) gün ola harman döne bakalım :)
bu arada hamilelik psikolojisi yoğun şiddetiyle birlikte devam ediyor, dokunsan ağlayacak tabiri bu ara tam benim için söylenmiş sanırım :) bazen ben bile kendimden sıkılıyorum, yeter gülcan ya bu kadar da her şeye ağlanmaz ki diyorum ama kendime engel olamıyorum, umarım bu hal doğumdan sonra gecer, gerçi o zaman da lohusalık psikolojisi etkiliyor diyorlar, üf biz kadınların çektikleri, hatta eşlerimizin bizden çektikleri, çekecekler napalım mecbuuurrr :D 
normal doğumu kolaylaştırmak için her gün yürüyüş yapıyorum, bakalım ne kadar işe yarayacak. hurma da işe yarar diyorlar ama onu son ayda başlayayım yemeye diyorum, şimdi doğumu kolaylaştırayım derken önceden yiyip erken doğuma neden olmaya hiç gerek yok :) aynı zamanda merdiven çıkmak da doğumu kolaylaştırıyormuş. e her gün okulda 4 kat inip çıkarak ve 3.kattaki eve günde birkaç sefer inip çıkarak bu görevi de baya yerine getiriyorum bence :)
bir de şu kilo meselesinde elimden bir şey gelse :( ne yapalım doğumdan sonra acilen spor ve diyete başvuracaz, tabi vakit bulabilirsek ;) 

4 Haziran 2013 Salı

benim hala umudum var...

karışık günler yaşıyoruz bu ara.. taksim gezi parkı olayları.. taksim gezi parkındaki ağaçların kesilmemesi için başlayan eylemde eylemcilerin çadırının sabahın 5inde yakılması ile başlayan gerginlikler ve eylemcilere halkın çoğunun destek vermeye başlaması.. tabi olay sadece ağaç da değil artık şimdiye kadar halka yapılan baskıların yasakların halkta yaşanan patlaması..
. şu an yaklaşık bir haftadır ülkenin her köşesinde direngezi adı altında eyleme destekler devam ediyor. haberlere göre 3500 civarı yaralı var ve bir de dün hatay da başından yaralanarak ölen vatandaşımız.. halkın canına tak dedi artık.. 
her yerde buyuk bır gergınlık var her an patlayacak gibi insanlar ve tabi ben de öyle.. kaç gundur huzursuzum, mutsuzum bu olaylardan ötürü... hamile olduğum için ne kadar çok istesem de taksim eylemlerine katılamıyorum.. 
umarım olaylar çok buyumeden daha fazla yaralı ve ölü olmadan bu mesele sonuçlanır...
bu kötü günlerin arasında belkide yüzümü güldürecek tek şey dün bebeğimi ultrasonda izlemek oldu :) 
31+5 ile aylinimin kilosu 1.990 yani yaklaşık 2 kilo. ve sanki ultrasonda gülümser gibi ağzını oynatması :) dr. çene babaya benziyor dese de ultrasonu gösterdiğim herkes burnu aynı sana benziyor diyor :) tabi bu arada benim kilom da almış başını gitmekte. her ne kadar çok kilo aldım diye ağzım laf yapsa da iştah yerinde maşallah :) 
ah bebeğim ah sen bu dünyaya gelene kadar ülkemdeki her şey düzelse....