28 Eylül 2013 Cumartesi

2. ay aşısı dedikleri!!!

dün Aylin'i 2. ay aşısına götürdüm.
BCG(verem), beşli karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, polio, menenjit), zatürre (KPA) aşılarının yapılması gerekiyordu. verem aşısını koluna vurdu sağlık ocağındaki hemşire, diğerlerini de iki bacağına. tabi aşılar vurulurken ne kadar çok ağladığını söylemeye lüzum yok sanırım. hemen sakinleştirmek için karnını doyurdum. eve büyük bir korkuyla geldim bütün gün ve gece ağlayacak diye. eve gelince biraz ağlayıp sustu, gece yatırdım ama bütün geceyi diken üstünde geçirdim ya gece ağlamaya başlar da sabaha kadar susmazsa diye ödüm koptu.
 neyse ki geceyi sağ salim atlattık derken bugün dünyayı bana dar etti, tam kışlık battaniye,eldiven,şapka alışverişine çıkmışken bebek arabasında bastı yaygarayı, yanımda arkadaşım da gelmişti, o aylini sakinleştirmeye çalışırken ben yarışmada bonus toplar gibi alelacele bulduğum herşeyi poşete atıp fırladım dışarı. kucağıma alıp sakinleştirdim,tam bebek arabasına koyacam hanımefendi gene bastı yaygarayı ben bi elimde aylin öbür elimde bebek arabası baya yol kat edip eve geldim.
 yemek yaparken de aynı senfoni devam etti. fitil kullanma taraftarı olmama rağmen (sancı yapar korkusuyla) başka çare kalmayınca fitile sarıldım. anında dışkısını yapıp rahatladı.
dün hemşire bir de istersen rota virüsü aşısını da bugün yapalım  ya da bir ay sonra gel dedi, onu bir ay sonraya bıraktım, iyiki de bırakmışım, bi de o olsaydı halim duman olmuştu heralde...
anne olmak ne zormuş, ayline aşı vurulurken ben de ağlayacaktım nerdeyse, kendimi kastım durdum, bakamadım yavruma aşılar yapılırken, kolunu bacağını tutarken başımı başka yere çevirdim...

25 Eylül 2013 Çarşamba

uyku dedikleri şu men'em şey

    Aylin hanım dün 2. ayını doldurdu ve dün itibarıyla uyku düzeni değişmeye başladı. tam çok şükür yeni düzene giriyor derken son birkaç gündür resmen uykuya direnir oldu. özellikle gündüzleri mis gibi uyuyan bebek artık uyumuyor. tam dalacak tekrar uyanıyor, kucağımda dalıyor, beşiğe koyuyorum gözünü açıyor, beşikte sallıyorum, taaam dalacak emzik düşürüyor başlıyor bas bas bağırmaya.. heh uyudu diyorum koştur koştur mutfağa gidip yemek koyayım diyorum salondan ağlama sesi haydaaaa yine uyandı :)
  internetten yaptığım araştırmalardan anladığım uyku düzeni değişmeye başladı. demek ki daha da sabırlı olup yeni bir uyku düzeni oluşturmam gerekiyor. gündüz uyku sayısını azaltıp uyuma süresini arttırmam lazım.
   Tracy Hogg'un EASY (eat, activity, sleep, your time) düzenini uygulamaya çalışıyorum. buna göre emzirirken uyuyakalma olayını bitirmem gerek. artık uyanınca karnı doyacak, sonra Aylini gözlemlediğim kadarıyla 45 dk- 1saat kadar uyanık kalacak sonra sakinleştirip uyutmam lazım. tabi emzirirken uyuyakalmaya alıştığı için de uykuya direniyor. amacım yemek ile uykuyu eşleştirmesini engellemek.
  daha bir de 4. aylık olduğunda uyku eğitimi işini halletmem gerekiyor, yapacak çok işimiz var çokkk..



23 Eylül 2013 Pazartesi

2: montessori denemeleri devam ediyor :)

evet denemeler devam ediyor. erken mi başladım derken bi baktım bu sisteme göre ilk mobil eğitim gereci 4-6 hafta arası MUNARİ MOBİLE adlı şeymiş. ben de bunu evde yapmayı denedim işte sonuç:


bir de bebeklerin ilgisini çektiği için yaptıkları etkinliğe benzer bir şey ben de yaptım:
bakalım aylin hanım nasıl tepki verecek bunlara :)

18 Eylül 2013 Çarşamba

işte etkinlikler başlıyor : Montessori eğitiminden esintiler :)

            son bikaç gündür montessori eğitim sistemine takmış durumdayım. bilenler bilir bilmeyenler için önce kısa bi özet geçeyim: bu eğitim sistemi adını doktor Maria Montessori'den alıyor, bu kadın çok büyük zorluklarla okumuş tıp ve psikiyatri okumuş, zihinsel engellilere eğitim vermiş ve çocuklara verdiği eğitimle bu sistemin kurucusu olmuş. asıl mantık: eğer çocuk bir şeyi kendisi yapıp öğrenebilecekse onun yerine yapma!
             yurtdışında bu eğitim sistemi çok yaygın, yurdumuzda da bunu kullanmaya başlayan anaokulu ve ilköğretim okulları az da olsa mevcut. ilerde bu sistemi kullanan okullara Aylini göndermeyi çok isterim.
      bu eğitim sistemine dayalı çocuk odası yerleşim sistemi de var. örneğin yatak yerde olmalı, çocuğun kendini görebileceği yerde ayna olmalı. bütün oyuncak, kıyafet, ayakkabıları kendi ulaşabileceği yerde olmalı gibi gibi...
     ben de çok erken olduğunu bilmeme rağmen kızıma etkinlilkler yapmaya bugünden itibaren başladım. okuduğum 'merhaba bebek' adlı kitapta şunu öğrendim:  6. haftadan itibaren renkli şeylerden ziyade siyah beyaz kontrast renkler bebeklerin dikkatini çekiyor.  bu nedenle siyah beyaz üç boyutlu nesneler bebeğe gösterilmeli deniyor. ben de bu doğrultuda şöyle bir şey çıkardım ortaya:
   

acemiliğimi mazur görün :)
kızıma bir de dikkatini çekmesi için şöyle bir şey yaptım: 
   

kızımı yere koyunca tepesine bunu dikicem ellerini uzatıp çıngıraklardan ses çıkarsın :)

7 Eylül 2013 Cumartesi

avm gezmesi

         biliyorum çok erken ama kendime engel olamadım. evet Aylin daha çok  küçük, evet babası avm'ler mikrop yuvası diyecek kadar pimpirikli, ama ben kalabalık ortamlara da alışsın diyecek kadar rahatım, biliyorum :)
     haftasonu hüseyinin de evde olmasını fırsat bilip, onu da zar zor ikna edip hazırlandık. Aylin hanım çıkarken biraz huzursuzluk yapsa da annesi gibi gezmeyi sevdiği için biz dışarı çıkar çıkmaz kanguruda uyuyakaldı, tabi rahatına da düşkün mis gibi ana kucağını buldu napsın? :D 
   kanguruda taşımak zor olacağı için bebek arabasını da aldık ama Aylin hanım ana kucağını rahat bulunca bir iki kez ağladı ben de dayanamayıp belimin ağrıması pahasına gezmemizin çoğunda ( yemek yeme kısmı hariç) kucakta taşıdım onu. 
   tabi evde hamileliğin son demleri ve 40lama muhabbetleri dolayısıyla evde pineklemeye alışmış ben, avm'yi gereğinden fazla kalabalık ve gürültülü buldum. 
    öncelikle bebek eşyaları satan bir mağazaya girip oyun halısı, salıncak, emzirme önlüğü gibi şeylere bakarken Aylin uyandı, ben de ışık hızıyla bulduğum ilk emzirme odasına girip alt alma ve emzirme işini hallettim ve gene uyuyakaldı güzel kızım. 
    onun uyumasını fırsat bilip hemen yemek işini halledelim dedik. aylini bebek arabasına koyup açlıktan çıkmış gibi yemek yedik. yemek yerken kadının biri yer kapacağım diye yanımızdan geçerken bebek arabasına çarptı, sinirimizden kadına dalacaktık ama neyse.. 
  yemek faslından sonra uzun zamandır yapmayı özlediğim şeyi yaptım ve kitapçıya girdim. yeni çıkan kitaplara hızla göz gezdirdikten sonra bir tane kitap alıp çıktık. 
nasıl da sızmış bebişim :D 




okunacaklar listem de burda :) 


   ardından erkekler için olmazsa olmaz teknoloji marketine de hızla bakındıktan sonra bel ağrısına dayanamadım ve artık geri dönelim dedim hüseyine. 
  ve böylece Aylinimle ilk avm gezmemizi de yapmış olduk, ilk ama son değil :)

4 Eylül 2013 Çarşamba

kırkımız da çıktı :)

çok şükür sonunda kırkımız da çıktı :) normalde batıl inanışları çok olmayan ben kırk uçurma adetlerini saatlerce internetten araştırıp tanıdığım yeni anneleri arayıp durdum :) 
                kırk çıkma olayının annemin yanında memlekette olması benim için şans oldu.
kırk uçurmadan önce :)

                ilk olarak kızımızı yıkadık annemle. kırk fasulyeye kırk ihlas okuduktan sonra yoldan kırk taş toplayıp yıkadık, kırk parça ekmek kırıntısını da suya kattık ve kırk süpürge sapını da ekledik. bu suyu szgeçten geçirip kırk kez besmele çekerek yıkadık kızımı, kalan suya da su ekleyip annecik yıkandı sonra. batıl inanışımın etkisinden midir bilmem daha ilk bardak suyu dökerken bir ferahlık geldi içime. banyodan sonra ağırlığım üstümden gitmiş olarak cicilerimizi giydik kuzumla :) kırk uçururken en güzel elbiseler giydirilirmiş biz de öyle yaptık :)
netten araştırdığıma göre: kırk uçurmaya 
- en sevilen kişiye gidilmeliymiş, gittiğimiz kişiye benzesin diye yavrumuz
- zengin kişiye gidilmeliymiş, zengin olsun diye
- yüksek katta birine gidilmeliymiş, ferahlık olsun diye
- yaşlı birine gidilmeliymiş, ömrü uzun olsun diye 
vs. gibi şeyler okumuştum. 
  ben de sevdiğim arkadaşım yeliz'e mesaj attım : kızımın kırklama annesi olurmusun diye :)
sonra yeliz mesaj attı adet nedir neler koymam gerekiyor diye.
öğrendiğim şeyleri yazdım:
- un: bereket için
- pirinç: bereket için
-ekmek: bereket için 
- tuz- şeker: bereket için
- bozuk para: maddi bolluk için
- pamuk: saçları pamuk gibi olana kadar yaşaması için
- soğan: ne için hatırlamıyorum :) 
cicilerimizi giyip yelize gittik kızımla. bu arada ordayken evinizi soymaya geldik, istersen bizi kovabilirsin  dedim bunca şey istediğim için :)
yeliz'de uçuyoruz :)

çayımızı içtikten sonra ordan ananeye gittik ananesi gibi uzun ömürlü olsun diye :)
ananesi uçuruyo kızımı :)

                                                  yeliz baya uğraşmış kırk bohçamız için :)
                                                   neler koymuş bohçaya neler neler :))))