12. Kategori (45 puan): Aynı yazardan en az 1.200 sayfa kitap okuyanlara
sinan yağmur
tennure ve ateş, hz. mevlana- 398 syf
Sinan Yağmur'un Mevlana ve Şems üzerine yazdığı ilk kitap.. Mevlana'ya olan sevgisi büyük, bu bariz ama ben biraz daha roman tarzı bir kitap bekliyordum şaşırdım açıkçası ama aynı zamanda kitaptan da çok şey öğrendim.
Ama tabi ki bu kitap okumaya değmez, demek değil.
Gelelim kitabın içeriğine:
-Beni çokça konuştunuz, anlattınız, andınız ancak beni az anladınız. mvlana
- olduğum gibi kim görebilir beni,
ne rengim var benim, ne nişanım.
benim de bildiğim sırlar var, diyeceksin ama,
hem o sırlarım ben,
hem o sırları saklayanım.
- ben bir balığım, aşk ise daldığım bir derya...
aşktan gözlerim yaşlı olsa da o derya gözyaşımı nereden
bilir... başımı denizden çıkarayım desem, balığım ya.
- beden bakımından ondan uzağız amma, cansız bedensiz
ikimiz de bir nuruz, ister onu gör, ister beni...
ey arayan kişi! ben o'yum o da ben...
- şems için: nazlıdır, nazında. vakurdur, vakarında. şehirlidir, inceliklidir, nezaketinde, zerafetinde. ve daha fazlasında, zamana uzanırken. şems, uzakta.
- beden bakımından ondan uzağız amma, cansız bedensiz
ikimiz de bir nuruz, ister onu gör, ister beni...
ey arayan kişi! ben o'yum o da ben..
-gözyaşıdır ki yıkarak yakar, yakarak yıkar. arıtır ve eritir
temizler ve gizler... fazilettir, diyettir. bu yüzden denilir ki
gözyaşı yiğitler karıdır. her yürek bu yiğitliği gösterip
aşk için gözyaşı dökemez. aşkın kadar ağla ey gönül.
- bizi bizden başkası zaten ayıramazdı,
bize bunu bizden başkası yapamazdı.
ah be sevgili, hamdım belki,
ama piştim, yandım.
zaten beni senden başkası yakamazdı...
- sen yine sükutu giyin! dilersen hiç konuşma.. ben kelamlarımı çürüttüm yolunda,
çarpsa da bir tokat gibi yüzüme, her harfi yoluna heceledim!
ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe, ben söz verdim;
hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim.
- bir tane canım var ama, yüz bin bedenim. Can neymiş?
Neymiş ki beden? işte ben'im. bir başkası var ya: işte ben, ben!
o, beni sevsin diye bir başkası oldum kendim.
- biz öyle mahluklarız ki, bazen melekler insan yaratılmadıklarına üzülürler;
bazen de şeytanlar bizden olmadıklarına şükrederler.
- sağırdır kulağı ecelin, işitmez feryatları
yoksa dayanır mıydı hiç kanlı yürek sağnağına
öz çocuğunu yiyen bir dev-anadır dünya
yoksa nasıl katlanırdı bu ecelin tuzağına
-ben tenden soyundum o hayalden
şimdi ben vuslatın deminde salınıp geziniyorum
-batmayı gördün değil mi? doğmayı da seyret, güneşle aya guruptan hiç zarar gelir mi?
-canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim ben,
Tanrı'nın seçkin Peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım.
- beri gel, daha beri, daha beri
bu yolculuk nereye dek böyle?
bu hır gür bu savaş nereye dek?
sen bensin işte, ben senim işte.
mevlana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mevlana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Mayıs 2014 Çarşamba
16 Nisan 2014 Çarşamba
Bu konuda bilgi sahibi olanlar bana yardım edebilir mi?
Yasemin Bülbül'ün Ben Şems kitabını okurken İsmailerin Kıyamet öğretisi konusunu incelemek için internette araştırma yaparken nasreddinhocabirgün adlı blog siteden şöyle bir yazıyla karşılaştım bilgisi ve kaynağı olanlar yardımcı olabilir mi?
http://nasreddinhocabirgun.blogspot.com.tr/2012/02/sems-i-tebriziyi-kim-neden-oldurdu.html
Gerçeği baştan söyleyelim, Şems-i Tebrizi'yi Nasreddin Hoca öldürttü.
Araştırmacılar ve bilim insanları, karşılıklı öldürme olayında, belki fıkraların getirdiği sempati nedeniyle, kendilerine Mevlana ve Şems'ten daha yakın buldukları Nasreddin Hoca'nınkini gündeme getiriyorlar. Şems'in öldürülmüş olma olgusu ise -önemsizmiş gibi- sürekli ikinci planda, hatta tarihin dolgu malzemesi olarak kalıyor. Gerçeği arayan insanların önünü bir perde gibi kesen bu yanlı yaklaşımı adil ve doğru bulmuyoruz.
1245'te genç eşi Kimya Hatun'u, boynunu kırarak öldürüp Şam'a kaçmış olan Şems, olay unutulmuştur umuduyla 1247'de Konya'ya geri döndü. Hace Nasreddin, o sıralar devlet yönetiminde bir tür İçişleri Bakanı konumundaydı. İçinde Mevlana oğlu Alaaddin'in de bulunduğu küçük bir infaz timi kuruldu. Tim, Mevlana'nın evinden aldığı Şems'i öldürüp bir kuyuya attı. Bu, teslimiyetçiler ve Mevlana açısından bir yıkımdı.
*
Mevlana da Hace Nasreddin Ahi Evren'i Kırşehir'de Öldürtüyor
Olay, Mevleviler ve Ahiler arasında çatışma nedeni haline gelince, Karatay ekibi, Moğol destekli Mevleviler'in hışmından korumak için Hace Nasreddin'i Kırşehir'e gönderdi. Bu, bir tür sürgündü. 1260'da Moğol, kardeşlerden Rükneddin Kılıçarslan'ı tek başına hükümdar yaptı. Hace Nasreddin Ahi Evren Kırşehir'de ayaklanmak istedi. Olaya müdahale etmesi için Moğol, Mevlana müridi Cacaoğlu Nureddin'i vali atadı. Yeni vali, 1261'de isyanı bastırdı, Ahilerin tamamına yakınını kılıçtan geçirdi ve ev hapsindeki elebaşı Nasreddin Hoca'yı da öldürttü.
*
Mesele böylece kapanmış oldu.
http://nasreddinhocabirgun.blogspot.com.tr/2012/02/sems-i-tebriziyi-kim-neden-oldurdu.html
Gerçeği baştan söyleyelim, Şems-i Tebrizi'yi Nasreddin Hoca öldürttü.
Araştırmacılar ve bilim insanları, karşılıklı öldürme olayında, belki fıkraların getirdiği sempati nedeniyle, kendilerine Mevlana ve Şems'ten daha yakın buldukları Nasreddin Hoca'nınkini gündeme getiriyorlar. Şems'in öldürülmüş olma olgusu ise -önemsizmiş gibi- sürekli ikinci planda, hatta tarihin dolgu malzemesi olarak kalıyor. Gerçeği arayan insanların önünü bir perde gibi kesen bu yanlı yaklaşımı adil ve doğru bulmuyoruz.
1245'te genç eşi Kimya Hatun'u, boynunu kırarak öldürüp Şam'a kaçmış olan Şems, olay unutulmuştur umuduyla 1247'de Konya'ya geri döndü. Hace Nasreddin, o sıralar devlet yönetiminde bir tür İçişleri Bakanı konumundaydı. İçinde Mevlana oğlu Alaaddin'in de bulunduğu küçük bir infaz timi kuruldu. Tim, Mevlana'nın evinden aldığı Şems'i öldürüp bir kuyuya attı. Bu, teslimiyetçiler ve Mevlana açısından bir yıkımdı.
*
Mevlana da Hace Nasreddin Ahi Evren'i Kırşehir'de Öldürtüyor
Olay, Mevleviler ve Ahiler arasında çatışma nedeni haline gelince, Karatay ekibi, Moğol destekli Mevleviler'in hışmından korumak için Hace Nasreddin'i Kırşehir'e gönderdi. Bu, bir tür sürgündü. 1260'da Moğol, kardeşlerden Rükneddin Kılıçarslan'ı tek başına hükümdar yaptı. Hace Nasreddin Ahi Evren Kırşehir'de ayaklanmak istedi. Olaya müdahale etmesi için Moğol, Mevlana müridi Cacaoğlu Nureddin'i vali atadı. Yeni vali, 1261'de isyanı bastırdı, Ahilerin tamamına yakınını kılıçtan geçirdi ve ev hapsindeki elebaşı Nasreddin Hoca'yı da öldürttü.
*
Mesele böylece kapanmış oldu.
Etiketler:
kimya hatun,
mevlana,
nasreddin hoca,
şems
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)