bugün sıcak ve rüzgarlı güzel bir gündü
sabah uyanır uyanmaz annemle mutfağa girip heyecanla hazırlıklara başladım bi yandan kahvaltı hazırlığı bir yandan piknik hazırlığı kahlavtımızı eder etmez giyinip sokağa attık kendimizi.. evden adaparka 15-20 dk yuruyus mesafesi var, oraya gidene kadar bir sürü trafik lambasız yoğun kavşak, bozuk yol, trafik, gürültü, stres... yolda yuruyen yarı insan yarı cep telefonu robotların bana çarpmaması için ayrıca bir çaba sarfetmek ve ayağıma bilmem kimin yere attığı bulaşan sakızı çıkarmak da cabası... insanlara noluyor böyle diye düşünmeden edemiyorum her gün...
ve sonunda adapark... her yer yeşillik her yer ağaç...
bir anda o stres, karamsar düşünceler, egzoz dumanının arasında terlemeler uçtu gitti, ağaçlardan gelen hafif rüzgar ve kuş sesleri, çocukların cıvıltısı... saatlerce durduk orda, yedik içtik, tavla oynadık, uyuduk, kitap okuduk, gazete okuduk... sanki istanbulda değildik... çocuklara baktım durup durup ne kadar güzel oynuyor ordan oraya telaşsızca koşup duruyordu, içimden geçirdim kızımız olunca buraya daha sık gelmeliyiz kızımız burda enerjisini atsın daha aktif, sosyal ve mutlu olsun..
sonra aklıma geldi ben üniversitedeyken istanbulu daha çok severdim, bir sene van da kaldığımda istanbula dönemeyeceğim diye aklım çıkardı, ama şimdi düşünüyorum da istanbulda ömür boyu kalmak hele ki kızımız olunca çok zor.. her yer trafik, gürültü, stresli, kaba insan, içi dolu avm ... şuanki yaşanan olaylar da bunun yansıması aslında, insanlar iki tane ağaca hasret kaldı, insanlar otobuslerde tıklım tıkış olmaktan bıktı, insanlar yaşanan kısıtlamalardan bıktı, işte gezipark olaylarının sebebi, işte insanların istediği... TABİ ANLAYANA!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder