23 Ağustos 2013 Cuma

ailecek ilk gezmemiz :)

lohusalığın kara bulutları yavaş yavaş dağılmaya başlarken, benim de sabrımın tükenmeye başladığı, evde oturmaktan patlamaya başladığım şu dönemde bir ilkmizi yaşadık çok şükür :)aylinimi ilk kez gezmeye çıkardık :) zaten bir kaç gündür internetten sipariş verdiğim bebek arabası gelse de dışarı çıksak diye dört gözle beklmekteydim :) nihayet araba gelip, babamız arabayı kurunca fırsat bu fırsat deyip, aman hava sıcak, aman hava soğuk deyip duran pimpirikli babamızı da kandırıp, binbir kıyafet önlemini alarak kendimizi dışarı attık aylinimle :)
                 tabi ilk dışarı çıkma deneyimi olunca baya bir korkak çıktım yola. yola dediğim de 5 dakikalık çarşı yolu :D ee ne yapalım 40 gün evde oturunca insan buna bile şükrediyor :D 
               aylini emzirip uyuttuktan sonra kat kat battaniyeye sarıp dışarı çıktık. tabi ben bebek arabasını sürerken iki de bir ayline acaba uyandı mı diye bakıp bari hemen uyanmasa diye dua ede ede arşınladım yolu :) şansa gürcan dayımız da yanımızda idi ve bu ilk deneyimimizin fotoğrafını çekip anı ölümsüzleştirdi :) 

                  hamilelikte müdavimi olduğumuz mostar cafeye attık kendimizi hemen. ve benim çok sevdiğim kavunlu dondurmanın da tadına bakmayı ihmal etmedim :) 
                        benim uslu kızım da gezme boyunca mışıl mışıl uyudu, oksijen çarptı heralde iyi uyudu dedim :) ve az biraz oturup sohbet ettikten sonra bebişimiz uyanmadan eve dönelim dedik, geri döndük daha bebek arabasından aylini kucağıma alır almaz uyandı zilli, tabi hemen karın doyurma faslı, ardından da miss gibi bir banyo :) darısı bütün ilk gez ailecek gezmeye çıkacakların başına :D 

21 Ağustos 2013 Çarşamba

lohusalık: anneliğin kara delik dönemi

                evet tam bir uzaydaki kara delik dönemi gibi bir şey lohusalık dedikleri. sanki bazen insanı yutup yok ediverecekmiş gibi korku yayan, bilinmezliklerle dolu, karanlık bir dönem. sizi nelerin beklediğini bilmiyorsunuz. ki ben doğumdan o kadar çok korkuyordum ki doğum sonrası dönemi neredeyse hiç düşünmedim desem abartmış olmam. rabbime çok şükür doğumu sağ salim bir şekilde atlattım hem de istediğim gibi normal doğum ile. 
             ya sonra adlı bir türk filmi var, filmin başında sevenler birbirine kavuşur ve mutlu son ile film biter, ya sonra? diye soruyor. benimki de o hesap, doğum mutlu sonla bitti, ya sonra? 
           asıl film şimdi başlıyormuş da haberim yokmuş. herkesin yaşadığı gibi o klasik yollardan ben de geçtim. evden 2 kişi çıkıp 3 kişi döndük, doğum yorgunluğunu uzun süre atlatamadan ilk birkaç gün sürekli uyudum ve aylinim de bu süreçte bolca uyudu şükür. ve herkeste olduğu gibi benimde ilk dönem yardımcılarım çok idi. annem bebek bakımına, kayınvalidem yemek yapımına, eşim evin getir götür işlerine yardımcı oldu. 
kayınvalidemler memlekete dönmeden mevlidimizi okuttuk. lokumlarımızı dağıttık, dışardan sipariş verdiğimiz pilavlarımızı da afiyetle yedirdik. :) 
  kayınvalidemler memlekete döndükten bir iki gün sonra da annem evine döndü ve ben aylinim ve eşimle başbaşa kaldım. işte zorluklar da bu dönemde başladı. annemler burdayken aylin uyudukça dışarı çıkıp hava alabiliyor, aylin ağladıkça onu anneme verip sakinleştirebiliyordum.yalnız kalınca tüm zorluklarla hüseyin ve ikimiz ilgilenmeye başladık. 
  özellikle anneliğin baş belası gaz sancıları da tam bu annemlerin evlerine döndüğü dönemde başladı.aylin sancılar yüzünden ağlayıp ayağını karnına çekerken kah ben dizime yatırıp sırtını sıvazladım kah hüseyin omzuna yaslayıp pişpişledi. tabi bu arada hanımefendi bolca üstümüze kusup,çarşaflara dışkısını bırakıp bizi de bolca uğraştırdı :) gecenin 2sinde 3ünde çarşaf değiştiğimizi bilirim :)
    gaz sancılarıyla baş etmek için:
-gündüz genellikle yarım çaybardağına 1çay kaşığı milupa rezene karıştırıp 2-3 çay kaşığı içiriyorum
-geceleri genelede aktardan aldığım kimyon tohumuyla yine yarım çaybardağına 1 çay kaşığı kimyon karıştırıp 2-3 çay kaşığı veriyorum
kimyon tohumu
.
- gaz sancısı tuttuğunda dizime yatırıp sırtına pıt pıt vuruyorum, ki bunu çok seviyor özellikle karnı ezildiği için. 
-karnına saat yönünde masaj yapıyorum.
-ayaklarını karnına çekip sabit tutuyorum daha kolay kaka yapması için.
-dün ilk defa kulak çöpüne zeytinyağı sürüp totosuna hafif dokundurdum korka korka.
* gaz sancısı konusu haricinde uyku düzeni konumuz da var ki evlere şenlik. gündüz kahvaltıdan sonra banyosunu yaptırdığımız için genelde akşama kadar uyuyo ve geceleri uykusunu aldığı için bize nöbet tutturuyor. ha gece banyo yaptır gece uyusun diyecekseniz onu da denedik bizde tam tersi etki yarattı hanımefendinin gözler faltaşı gibi açıldı :)
*** amma velakiiin pişman mısın derseniz tabi ki hayır tüm bu saydıklarıma rağmen onu bana bahşettiği için her gün allaha ne kadar dua etsem azdır. onun bir gülümsemesi, uyurken kedi gibi mırıldanması, omzumda uyuyakalması,emzirirken gözlerini bana dikmesi, uyurken elini yüzünün altına koyması benim için dünyalara bedel :) 
biliyorum bu kırk gün de geçecek ve aylinim az büyüyünce bize gülmeye, kahkaha atmaya başlayacak işte bu çektiğim bütün sıkıntılara bedel ;) 

15 Ağustos 2013 Perşembe

tarihe not düşmeli

bugün 15 ağustos 2013 perşembe
tarihe not düşmek istedim
aylinimin uyurken ilk kez sesli güldüğüne şahit oldum, ben de gülmeye başladım. evladının güldüğünü görmek tarif edilemez bir duygu :) insanın ne kadar canı sıkkın olsa bile mutlu olmasını sağlıycak kadar değerli bir duygu :)
iyi ki varsın aylinim :) 

13 Ağustos 2013 Salı

anne olmak

anne olmak gecenin 2sinde kaka ve çişle batan çarşafları gülümseyerek değiştirmektir.
anne olmak bebeğin gecenin 3.30unda gaz sancısından ağlarken elinden bir şey gelmediğini düşünüp, ben bu işi başaramayacakmıyım korkusuyla ağlamaktır.
anne olmak bebeğin uyurken onu izlemeye doyamamaktır. 
anne olmak bebeğin uyanır uyanmaz, uyurken acıkmıştır diye hemen onu doyurmaya çalışmaktır.
anne olmak onun gelişim mucizesine gün be gün tanık olmaktır.
anne olmak bebeğinin kusmuğundan şikayetçi olmamaktır. (g.yılmaz)


12 Ağustos 2013 Pazartesi

yarı kırkımız çıkarken :)

eveeeet bugün yarı kırkımız çıktı yani 20 günlük olduk :)  bu arada kızımla ilgili şeyleri anlatırken 'biz' dili kullanmak garip değil mi? :) diğer anneler yapınca komik geliyodu : aman dişimiz çıktı, aman kakamızı yapamadık vs vs :) hamileliğin son demlerinde vakit geçmek bilmezken şimdi 20 günün su gibi geçmesi çok güzel tabi :)  
ilk günler doğum yorgunluğunu atmaya çalışmak ve uykusuz gecelere alışmaya çalışmakla geçti, tabi dikişlerin geçmesini beklemek de cabası.
daha sonra mevlüd hazırlıklarının koşturmacası :) lokum, gülsuyu, pilav,tatlı, ayran, bebişimin kokulu magneti alışverişi :) 
mevlid kıyafeti derdi ayrı tabi. hamilelikte alınan 25 kilonun yarısını veremeyen biri olarak elbise almakta baya zorlandım. 
kayınvalidemler gitmeden mevlidi yapalım dedik tabi bu sefer aylinimin mevlüd kıyafetleri büyük geldi bandanasını, ayakkabısını kullanamadık :)
zaman aylinimle çabuk geçiyor. alışveriş vs için dışarı çıkarken aylinimi babamlara annemlere bırakınca bile aklım onda kalıyor acaba uyandımı, ağladımı diye ikide bir evi arayıp soruyorum. uyurken bile özlüyorum yavrumu, gözlerine bakmak, kokusunu içime çekmek, onu yıkamak, omzumda pışpışlayıp uyutmak en büyük mutluluğum, rabbim seni benden ayırmasın bebeğim. 

6 Ağustos 2013 Salı

bu da benim doğum hikayem :)

23 temmuz günü gittiğimiz doktor kontrolünde moralim bozulmuştu, çünkü ne 1 cm açılma ne de sancım vardı, son çare doktoruma eğer 1 ağustos'a kadar bebek gelmezse spinal sezeryan ile aylinimin gelmesini istediğimi söyledim. o gün bir hışımla evde ne kadar hurma varsa yedim belki açılmaya yardımcı olur diye, ve gece yürüyüşe çıktığımızda her zamankinden fazla yürüdük. annem de daha doğuma bir hafta var deyip tekirdağa döndü akşam saati. kayınvalidemler yanımdaydı. 
gece internetteki arkadaşlarımla sohbet ederken durmadan bana dua edin sezeryana gerek kalmasın deyip durdum. son zamanlarda sık sık yaptığım gibi bir film izleyip gece 3 gibi yattım. saat 3.45'te gözlerimi açtım çamaşırımda ıslaklık farkettim, tuvalete kontrole giderken tam ayağımı eşiğe atarken birden suyum geldi. ve kalbim inanılmaz atmaya başladı, sanki yerinden çıkacaktı, hemen hüseyini uyandırdım, suyum geldi dedim, adamcağızın gözleri faltaşı gibi açıldı :) ben duşa giriyorum, sen hemen hazırlan dedim, o da daha ben duştan çıkmadan hemen taksi çağırmış, annesini babasını uyandırmış. bende annemi arayıp suyum geldi hemen dön dedim. 
takside durmadan dua ettim zaten hastane ev arası yakındı, hastaneye girince danışmaya suyum geldi dedim panikle, beni tekerlekli sandalyeye aldılar halbuki sancım da yoktu :) neyse ebeler açılma yok dediler. bana serum verdiler. durmadan dua ediyordum ben de bu arada 'allahım aylinime sağsalim kavuşmayı nasip et bana' diye.sabah 7.30ta suni sancı vermeye başladılar, eyvah dedim asıl film şimdi başlıyor. ara ara sürekli nst'ye bağlayıp sacımı kontrol ederken nst de olmadığım zamanlarda da sık sık açılmam olsun diye yürüyüş yaptım. bu arada benimle aynı odaya meryem ve kezban adında iki kız daha aldılar. meryemin daha geldiğinde 4cm açılması vardı ve çok durmadan epidural iğnesi yaptılar. kezban ise sancı çektikçe günahlarımız dökülsün diye ne epidural istedi ne bişey, kız bir kez bile gıkını çıkarmadı onca sancıya rağmen, gerçi sonunda açılması olmadığı için sezeryana almak zorunda kaldılar o ayrı. meryemin ise bebeğin başı diğer yanda olduğu için benim doğumdan sonra aldılar doğuma. 
sancı çekerken ara ara çatı muayenesine alıyorlardı beni ki bu da baya sinir bozucu idi. ebeye 'ben buna dayanamıyorum, doğuma nasıl dayanacağım' deyince 'zor olan bu doğum kolay' diye moral vermeye çalıştı bana. bi kontrolde 2 cnm, sonrakinde ise 4cm açılmam vardı. 4cm açılma olduğunda çatı muayenesinde canım yanınca sinirimden ağladım.  bu arada hafiften sancılarım başladı ve ara ara suyum gelmeye devam etti. dr.um yeşim hanım kontrole gelince biraz daha bekleyelim açılma olmazsa sezeryana almak zorunda kalabilirim suyun geldi çünkü, çok da riske atmayalım dedi, tamam dedim elim mahkum. 
sancılar ve nst aralarında fırsat buldukça hüseyini görmek istedim. garibim onunda yüzü bi hoş olmuş beni öpüp korkma deyip duruyor bi ara ağladım ağlıycam oldu. annem de 1.30 ta tekirdağdan gelince onu da doğuma girmeden görmüş oldum. 
saat 12 ile 1.30 arası sancılarım dayanılmaz olmaya başladı. hele nst de hareket de edemeyince sancılar daha şiddetli gelmeye başladı, dedikleri gibi sancı sürekli olmuyordu ara ara gelip duruyordu. ama sonra sancılar sıklaşmaya başladı. yanımda sancı çeken kızları rahatsız etmemek için bağırmamaya çalıştım ama dayanamayıp 'allahım yardım et' demeye sonrada 'biri bana yardum etsin' diye bağırmaya başladım. 4cm açılmada epidural iğnesi yaptırmak istediğimi söyledim. ebeler eşimden izin almak gerektiğini söylemiş, bizimkini arıyorlar açmıyor deli oldum 'nerde bu adam' diye bağrındım bir iki kez :) 
bu arada ebelerin çoğu da sağolsun sancımı unutturmak için hem çok iyi davrandı hem de ara ara sohbete tutmaya çalıştı beni, biri '4+4' hakkında ne düşünüyosun falan diye bile muhabbet açtı :)
saat 1.30 da beni epidural anestezi için bi odaya aldılar. bu arada önceden lavman da yapılmıştı, hoş bişey değil tabi ama korktuğum gibi bişey de değilmiş. odada iğne yaparken hareket etme dedi dr. ama ben arada sancım geldiği için hareketsiz kalmakta zorlandım, iğne yapılırken ikide bir sancımın geçmesini beklediler. neyse ki yapılan iğneden 15 dk sonra ne sancı kaldı ne acı. diğer doğum bekleyen kızlarla hem yürüyüp hem sohbet etmeye çalıştık 'hapishanede bile bu kadar volta atmamışlardır' dediğimi hatırlıyorum bir ara :) 
iğne sayesinde çatı muayenesinde bile acı macı hissetmedim. saat 3 e doğru hafif ıkınmalar hissetmeye başladım. bu sırada dr yeşim hanım gel seni kontrol edelim dedi, beni çatala aldı, 'bebeğin başı gelmiş' dedi 'nasıl yani' dedim. 'doğum başlıyor' dedi 'nasıl yani, napıcaz şimdi dedim' 'bebeği alıcaz' dedi aptallaştım 'şimdi mi ' dedim 'evet şimdi ' dedi. 'sen benim dediklerimi yap dedi' arada ıkınmamı istedi, kesi yapılacağını söyledi. dr bi ara 'ne kadar sessiz bir doğum bu böyle' diye güldü, 'epidural olmasaydı sesi görürdünüz' dedim bende :D ben ıkınırken bir ara ebe karnıma bastırdı ve bağırdım. ıkınırken bir ara bi makinadan bip diye ses geldi ve bana oksijen maskesi taktılar. bebeğin başı geldi dedi dr. baktım simsiyah bir saç. şaşırdım ne hüseyinin ne benim bu kadar siyah saçlarım yoktu, bi yandan da içimden 'bu saçlara rağmen az olmuş bulantı kusma' dedim. 
sonra hayatımın en mutlu anını yaşadım. bebeğim doğdu, ve ben bunların hepsini canlı capcanlı sezeryana gerek kalmadan gördüm :) kordon bağını makasla kestiler ve aylinimi bir havluyla silip benim koynuma verdiler tabi ben bu arada hıçkırarak ağlayıp ' allahım sana çok şükür, kuzum benim, sana kurban olurum ben' dedim durmadan, sonra o mis kokusunu ilk defa içime çektim aylinimin. daha kucağıma gelir gelmez ağlamayı kesti yavrum, o kadar tatlıydı ki, anlatamam. allahım dedim bu acılara değermiş, gene olsun gene katlanırım acıya. ebe 'babasına da gösterip yıkayalım bebeği üşümesin' diye aldı aylinimi. ben bu arada masada eşin düşmesini ve dikiş atılmasını beklerken durmadan saate bakıyor ve aylinimi temizledikleri masaya bakıp duruyordum. işimiz bitince beni tekerlekli sandalyeye alırken ayağımın üstüne basayım derken anestezi etkisiyle bacağımı hissetmeden dizimin üstüne düştüm :) 
beni tekerlekli sandalyeyle odaya çıkardılar ve herkes orda beni bekliyordu, aradan 5dk gecmeden aylinimi getirip ilk defa emzirmeyi gösterdiler bana, allahım bu duygu tarif edilemez sonunda aylinime sağsalim kavuşmuştum hem de aylardır istediğim gibi normal doğum yapmıştım, tabi epidural iğnesi olmasa dayanamazdım o ayrı :D 
doğumum kısacası yarısı kolay epirual sonrası yarısı kolay bir doğumdu, doğumda iğne sayesinde acı hissetmedim, dikiş atılmasını hissettim ama acımadı.
sonuç olarak aylinim artık benimle, allahım bizi ömür boyu ayırmasın, isteyen herkese yavrusuna kavuşmayı nasip etsin amin :) 
aylinimin ilk fotosu :) 
bu da aylinimin annesiyle ilk fotosu :D