30 Aralık 2013 Pazartesi

biten yılın muhasebesi, yeni yılın çizelgesi

bu haftaki blog modasına ben de uydum. bu yıl çok ama çok hızlı geçti benim için.hayatımda yer bırakacak iki önemli hadise. hamilelik ve aylin im.
yaşamadığım kadar çok mutlu anlar yaşadım bu iki şey sayesinde. ve yorulmadığım kadar çok yoruldum, hiç evde kalmadığım kadar evde vakit geçirdim. ve bu nedenle yapmadığım kadar temizlik ve yemek tarifi yaptım :)
yeni arkadaşlar dostlar edindim. bazı arkadaşlarımdan uzak kaldım. uzakta kaldım. hayata bakış açım değişti. artık herşeye öncelikle bir anne gözüyle bakıyorum, annelik içgüdüsü ve koruma güdüsüyle. ve olmadığım kadar çok duygusal oldum bu yıl.
tabi yıpranmadım değil, mesela hamilelik ve lohusalık nedeniyle artık daha hassas ve sabırsızım, daha kolay sinirlenebiliyorum bazı şeylere. bu hoşuma gitmiyor açıkçası.
bu yıl bolca kitap okudum evde çok oturmanın etkisiyle ve bolca da film izledim.
     gelelim 2014'e:
     hayallerim var ve planlarım herkes gibi yeni yıla girerken:
    artık daha çok değer vereceğim zamana. daha az zamanda daha çok işler yapacağım :)
    Aylinime bolca zaman ayıracağım ve onun gelişimi,sağlığı, mutluluğu için elimden gelen herşeyi yapacağım
     tabi kendime de vakit ayıracağım. ud kursuna devam edeceğim mesela.
   bu yılki kitap planım en azından her haftaya bir kitap şeklinde yani tahminen toplam 52 kitap.
   ve her haftaya 1 film, toplam 52 film.
   bu yaz hamilelik nedeniyle tatil yapamadım. bolca tatil yapacağım maddi imkanım el verdikçe, bunun için de ucuz ama daha uzun süreli tatili tercih edeceğim.
   daha çok sosyalleşeceğim yeni yılda. arkadaşlarıma daha çok vakit ayıracak, onlarla daha çok gezip tozacağım ve yeni arkadaşlar katacağım hayatıma.
    en azından ayda 1 sinema/tiyatroya gitmeye çalışacağım bu yıl.
   ve her gün yeni birşeyler öğrenmeye çalışacağım.
    her gün mutlu olmak için kendime bir neden bulacağım. bunu hatırlatmak için kendime ara ara bu yazıyı okumam gerek sanırım :)
   daha sakin olacağım bundan sonra ne de olsa eleştiri ve sinir bana pek de bir şey katmıyor sonuçta. ben ne yaparsam yapayım bazı şeyleri değiştiremem değil mi? ;)
  sağlığıma dikkat edecek, sağlıklı beslenecek ve her gün 10 dakika da olsa spor yapacağım ve kilo kontrolünü ele alacağım, malum hamilelik emzirme derken saldım kendimi iyice :) ve tabi biraz daha moral olsun diye biraz daha bakımlı olmak lazım değil mi? :)
    aslında yeni yıl sadece bizim toplumumuzun dediği gibi gevurlara (!) özenerek kutlanan bişey değil bence, herkesin yeni hayaller yeni planlar kurmak için beklediği bir dönüm noktası, herkesin hayatına bir kez daha bakmak ve çeki düzen vermek için kolladığı bir fırsat ve allah tarafından bize gönderilen bir uyarı aynı zamanda :bakın zaman geçiyor ona göre, ayağınızı denk alın, iyi şeyler yapın! diye :)
   hepimizin ömrünün daha güzel geçmesi dileğiyle, kalın sağlıcakla, seneye görüşürüz :P

29 Aralık 2013 Pazar

kitap: yeniay

yazar:stephenie meyer
sayfa:440
kategori,3leme
haftasonu evde hasta hasta yatarken 3 günde bitirdim bu kitabı.
bu seride edward bellayı korumak ona zarar vermeyi önlemek düşüncesiyle terk etti, bella depresyona girdi, ve yakın arkadaşı jacob sayesinde kendini biraz daha iyi hissetmeye başlamışken jacob'un vampir düşmanı bir kurt adam olduğunu öğrendi.
bella kendini uçurumdan denize attığında edward onun intihar ettiğini düşünüp o da kendi varlığına son vermeye kalktı.
bu kitabın da filmini izledim. kitabı okuduktan hemen sonra filmini izlemek gerçekten hoşuma gidiyor. filmi olan kitapları okuduktan sonra filmi izlemek gayet iyi bir fikir ;)

mastit denen kabussss...

gece 5.30da yorgan altında olmama rağmen titreyerek uyandım. önce kötü bir rüya görmüştüm, onun etkisinden titrediğimi sandım. sonra titremeye bulantı ve baş ağrısı eşlik etti. ayakta durdukça mide bulantım arttı.
      o an sol göğsümde ağrı ve şişlik hissettim. aylini sol göğsümden emzirmeme rağmen ağrı ve şişlikte bir değişiklik olmadı, pompa ile göğsü azaltmaya çalıştım ama titreme ve bulantı yüzünden ayakta duramadığım için çorap ve kazak giyip yatağa girdim en az bir yarım saat titredim. ateşim 38.5 idi.
      sabah halsizlikten yataktan çıkamadım. hüseyin farenjit olduğumu düşündü, malum öğretmen hastalığı.. az biraz kendimi toplayınca bir bardak açık çay içip hastaneye gittim.
  ve tahmin ettiğim gibi mastit.... dr. antibiyotik yazdı ve emzirmeye engel teşkil etmiyceğini söyledi, ek gıdayı biraz azaltıp sık sık emzirmemi ve sağmamı söyledi, yalnız bugun pazar olduğu için nöbetçi eczane peşinde koşmak istemedim. eve geldim ve hemen yattım. aylin karşımda tam 5 dakika gözünü kırpmadan bana baktı, bebekler her şeyi hissediyor gerçekten.
    biraz uyuduktan sonra ateşim düştü ve bu sefer ılık suyla havluyu ıslatıp göğsüme kompres yaptım sabaha nazaran daha iyiydim.
   akşam saatinde göğsümü ovarken içinde yumruk gibi kitle fark ettim. ovdukça azcık da olsa küçüldü.
   hala halsizlik var üstümde ve bütün gün yatıp uyumama rağmen uyuma isteği..
   bir de ağrıyan göğsü emzirmek acı veriyor ama tedavinin en önemli kısmı bolca emzirmek ve süt sağmak her ne kadar az süt gelse de..

28 Aralık 2013 Cumartesi

aylinimle ek gıda macerası

     fıstığım artık 6. ayına girdi ve tam 6. ayına girdiği gün fark ettim ki artık benim bıdık sütümle doymuyor eee artık büyümeye başladı ve hareketlendi de.
    bunu ilk önce kabullenmek zor oldu. her annede olan duygu. sanki kızımın bana artık ihtiyacı kalmamış gibi salakça bir duygu, suçlulukla karışık neden sütüm yetmiyor duygusu... ve aynı zamanda panik.. dedim ki gazamız mübarek ola.. biz de başlıyoruz serüvene.
    doktor bana işe başlayacağım zaman yavaştan başlayabilirsin demişti bir ay önce ben de buzlukta biraz süt stoğum olduğunu söyleyince onu bitir öyleyse sonra başla dedi.
    sabah labne peynir-dut pekmezi-cicibebe-ıhlamur/rezene karışımı, öğlen sebze çorbası, ikindi yoğurt, akşam meyve püresi ve bu akşamdan itibaren de muhallebi.
  bugüne kadar herşeyden seve seve yedi, hatta kaşığı yetiştiremiyorum diye kızdı bile ama bugün hem diş kaşıntısı hem de kakanın sertleşmesi nedeniyle doğru düzgün bir şey yemek istemedi ve huzursuzluk yaptı. kayısı suyu kaynatıp verdim. yarın sabah da aç karınla sağ zeytinyağı vereceğim yumuşatması için.
diş kaşıntısı için de filesine meyve-sebze dilimi veriyorum, çok seviyor zilli.

 

26 Aralık 2013 Perşembe

kitap:alacakaranlık

kategori: 3lü kitap serisi
yazar: stephenie meyer
sayfa sayısı:407
              bu sıralar yaşadığım beyin ve vücut yorgunluğu nedeniyle kemal tahir 3lemesini okumaktansa tabiri caizse ergenus kitabı okumayı tercih ettim.
             aslında bu kitapları okumak için baya geç kalmış sayılırım. hele ki filmlerini çok önce izlememe rağmen.
           liseli genç kız bella boşanmış annesinin yanında yaşarken annesi birine aşık olur ve annesini biraz yalnız bırakmak için babasının yaşadığı kasvetli yağmurlu şehre taşınır. burada yakışıklı vampir Edward'a aşık olur.
         kitap heyecan verici ve akıcı. okuması kolay oldu. bunca yoğun tempoya rağmen ancak 4 günde bitirebildim kitabı.

22 Aralık 2013 Pazar

yorucu günler arasında okunmaya çalışılan kitap: yüzyıllık yalnızlık...

pinuccia şenliğinde nobel ödüllü kitap kategorisinde seçtiğim bu kitap, yazar: gabriel garcia marquez, sayfa sayısı 354
bu kitap beni zorladı ne yalan söyleyeyim, yarısından sonra eski dikkatimle okuyamadım kitabı. kafa da yorgun olunca ağır geldi kitap. psikolojik olarak da kaldıramadım nedense. sırf şenlik için bitirmeye çalıştım yoksa bi kenara koyup daha sonra okuyacaktım.
bolca sosyal içerikli ve toplumun bütün prototiplerini içeren kitap aslında okunmaya değer ve kaliteli ama ben bir süre sonra dikkatle takip edemedim kitabı.
kadın karakter ursula'ya hayran olduğumu söylemeliyim. tam soğukkanlı, vakar, güçlü kadın örneği. ailedeki bol erkek sayısı da dikkat çekici. bolca jose, aureliana var kitapta karakterleri karıştırmamak için tablo çizilmiş kitabın başına ama ben gene de zorlandım baya.  bu arada internette kitapla ilgili neler var diye bakarken şunu buldum : :D

https://eksisozluk.com/yuz-yillik-yalnizliktaki-isimlerin-karistirilmasi--4000647

kitabın adı da çok etkileyici olduğu için okuduğumu görenlerden ilginç yorumlar da aldım bu arada.
yazarın kendi çocukluğundan etkilenip 15 yılda yazdığı bu kitap topluluk içinde yalnızlık çeken bir sülaleyi anlatıyor.

18 Aralık 2013 Çarşamba

yaşasın pinucciadan hediyem geldi!

bugün çok mutlu oldum. pinuccia kış okuma şenliği 1. ay turunda 3. olduğum için kazandığım hediye kitap geldi :)
teşekkürü borç bilirim :)

16 Aralık 2013 Pazartesi

kitap: bir ses böler geceyi

pinuccia'nın kış okuma şenliğinde bulmakta en çok zorlandığım bölümlerden biri, okuma yazmayı öğrendiğiniz yıl yayınlanmış bir kitap okuma idi.
1994te yayımlanan ahmet ümit 'bir ses böler geceyi' cep boy 218 sayfa.
  Ahmet Ümit'in birçok kitabını okudum. ve genel olarak bunu da beğendim. süha adlı ana karakter cipiyle yolda giderken bir kaza yapar ve bir mezara çarpar, mezarın boş olduğunu görür. bir köye girer ve cemevinde toplanan ahalinin ortasında mezardan çıkarılan tabutu görür.


- unutma, cesurlar genellikle cahillerden çıkar.
- hemen günahla korkutma beni. bizim inancımızda hoşgörü temel esastır, ceza çok sonra gelir.
- bir sofunun en büyük hizmeti insan yetiştirmektir.
- sırrını herkese aşikar eyleme.

13 Aralık 2013 Cuma

kitap: sarıkamış

tam da havalara uygun bir kitap oldu bu.. bu kitabın etkisinden olsa gerek bu sefer neredeyse hiç soğuktan şikayet etmedim.
adında kış mevsimi olan yada kışla ilgili bir kitap kategorisinde bulunan bu kitabın yazarı ismail bilgin, sayfa sayısı 279.

                 tarihimizde enver paşa ve hırsının sonucu 90 bin şehidimizin donarak şehit olmasını konu ediyor kitap adından da anlaşıldığı üzere...
         ben ki tarihimizin haklı mücadelelerinden gurur duyan biriyim bu kitabı okurken binlerce askerimizin yok yere yollarda ailelerinden sevdiklerinden uzakta can çekişerek ölmelerine çok ama çok üzüldüm.
          bu kitap tarihi roman tarzında yazılmış. Faik Çavuş ve yanındaki halk adamı Ziver karakterleri ana karakter olarak verilmiş. arada bir aklından kaçmak düşüncesi geçen çavuş vicdanına yenik düşüp bir kez kaçma girişiminde bulunur ama hemen geri döner.
                 cahil halk adamı Ziver'in savaşla ilgili bilgelik dolu cümleleri ise çok hoşuma gitti.
                  bunun haricinde Yakup adlı erin kar nedeniyle kör olması, onu sırtında taşıyan Faik çavuşa yük olmamak için kendini uçurumdan aşağı atıp intihar etmesi beni derinden etkiledi.
         erlerin açlıktan ölmemek için atların yemlerini yemesi, hatta bazı erlerin atların dışkılarındaki arpaları karda temizleyip yemesi, bazılarının çarıklarını kesip yemesi, bazılarının da ağaç kabuklarını, çam ağacındaki çam balını yiyerek hayatta kalmaya çalışması, kahraman Nene hatunun elinde kalan son yarım torba unu erlere getirmesi, hatta erlere yemek pişirmek istemesi...... erlerin soğuktan donmamak için gece atların yem torbalarını kafalarına geçirip ısınmaya çalışması..... erlerin günlerce kar görmesinden bıkıp taze toprak kokusunu, sıcak banyoyu, güneşin altında ısınmayı, sıcak çorba içmeyi özlemesi... bir çok erin humma hastalığından ölmesi..... bir grup Rusun teslim oluyoruz yalanıyla erlerimizi oyuna getirip onlara ateş etmesi....
          altını çizdiğim yerler:
   - ah karşımda vatan namına bir kabristan,yatıyor şimdi...Nasıl yerlere geçmez insan... M.A.ERSOY
  - havlamayan köpek, sürüye kurt getirir derler.
  - bizim orda atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.



11 Aralık 2013 Çarşamba

yaşasın kış okuma şenliği!!!

eveet bu ay pinuccianın kış okuma şenliğinde 3. oldum ve ödül kitap kazandım :)))
kitabın adı: Rıza Kıraç'tan "Babam Freud'u Bilmeden Öldü" 
heyecanla bekliyorum hediyemi :)
nazar etme nolur çalış senin de olur :D
şaka bi kenara diğer aylarda aynı performansı gösteremeyeceğim zira çalışmaya başladım :(((
ama yine de durmak yok yola devam :)
http://pinucciasbooks.blogspot.com/2013/12/okuma-senligi-ks-2013-birinci-ay.html

9 Aralık 2013 Pazartesi

okuma şenliğine dahil edemediğim kitap: tanrı daima tebdil-i kıyafet gezer

           laurent gounelle 'nin yazdığı bu kitabı iki günde bitirdim. hem akıcı olmasından dolayı hem de eşim bir öğretmen arkadaşından aldığı için bir an önce geri vereceğini söyleyerek beni sıkıştırdığı için. ben okumadan onu geri verseydi içimde kalırdı zaten :) bu nasıl bir kitap oburluğuysa :D
aslında okumam gereken uzun bir liste var pinuccianın kış okuma şenliği nedeniyle ancak bu kitabı o listede okumadığım kategorilerden birine dahil edemedim maalesef..

                kişisel gelişim tarzı bir kitaptı bu. ben lise ve üniversite yıllarında haddinden fazla gelişim kitabı okumuş ve açıkçası artık genelde bu kitapların aynı tarzından sıkılmaya başlamıştım. bu kitapta da tabi bazı klişe kişisel gelişim cümleleri yok değil ama genele baktığımda kitabı beğendim. bazı cümleler çok hoşuma gitti. ve kitabın bazı yerlerinde çok heyecan verici çok şaşırtıcı olaylar gelişti.
-         --yaşam kimi zaman haksızdı. acısını çektiğim güven eksikliğini çocukluğum açıklıyordu kuşkusuz. bunun sorumlusu ben değildim. ama ben maruz kalıyordum.
----       ‘’Sınavla karşılaştığımızda genellikle öfke ya da umutsuzlukla tepki gösteririz; bize haksızlık gibi gelen şeyi haklı olarak reddederiz. Ama öfke sağırlaştırır, umutsuzluk kör eder. Bize sunulan büyüme fırsatını kaçırırız. Bu durumda sert darbeler ve yenilgiler birbirini izler. Üzerimize çullanan şey kader değildir, mesajını yenilemeye çalışan hayattır.’’
kitabı merak edenlere okumasını şiddetle tavsiye ederimm ;)

7 Aralık 2013 Cumartesi

kitap: selanik'te sonbahar

pinuccie kış okuma şenliği Atatürk ile ilgili kategoriden.
yazar: tuna kiremitçi
sayfa:286

Tuna Kiremitçi'nin Atatürk'le ilgili kitap yazması daha kitabı okumadan garip gelmişti bana, nitekim kitabı okuyup bitirince de ne kadar garip bir düşünce olduğunu anladım.
bir yazar ne hakkında yazıyorsa genelde, ondan pek şaşmamalı bence. Tuna Kiremitçi aşk romanı yazarı, öyle de kalmalı.
Atatürk olmasaydı mantığına dayalı, aşk ile tarihin harmanlanmaya çalışıldığı bu romanla ilgili olumsuz önyargı ve yorumları okuduktan sonra başladığım için olsa gerek ben de pek beğenmedim kitabı.
bir kere tarihimizde önemli yer etmiş Atatürk, Latife ve Fikriye karakterlerinin değiştirilmesi çok garip geldi bana. mesela Fikriye'nin uyuşturucu kullanması gibi.... neyse kitabı okumayanlara çok fazla bilgi vermeyeyim.
kitapla ilgili yapabileceğim tek yorum: GARİP BİR KİTAP!!!

3 Aralık 2013 Salı

PİNUCCİA KIŞ OKUMA ŞENLİĞİ 1. AY ARA KARNESİ

Pinuccia'nın kış okuma şenliği kapsamındaki 1. aydönümümüzün raporunu veriyorum efendim :)
işte okuduğum kitaplar: 

1. kategori:10 puan: altın kitaplar yayınevinden çıkan bir kitap okuyanlar: cehennem-dan brown -574 syf.



2. kategori:10 puan: kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan satın alınmış  bir kitap okuyanlara: :gizemli coğrafyalar- orhan kural-260syf.


3. karegori: 10 puan: adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara: ölü erkek kuşlar- inci aral -429 syf.




4. kategori: 15 puan: 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara: gülün adı- umberto eco -740 syf. 


7. kategori: 15 puan: hiç okumadığınız bir  ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara: İtalyanca aşk başkadır- meave binchy -415 syf.


8. kategori: 20 puan: sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere :silahlara veda-296 syf. hemingway



13. kategori: 25 puan: bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara : kaplumbağa terbiyecisi-emre caner-342 syf. 

1 AYDA
TOPLAM OKUNAN KİTAP: 7
TOPLANAN PUAN: 105
OKUNAN SAYFA SAYISI: 3056
TEBRİKLER! :)


bu da bitti :) kitap: kaplumbağa terbiyecisi

     
biyografi türü:    
cep boy 342 sayfa olan bu kitabı (emre caner yazar) 2 günde bitirdim. okuması kolaydı tabi ki :)
           osmanlının geri kalmışlığının sorgulandığı ve yurtdışına öğrenci gönderildiği bir dönemde yaşar Osman Hamdi bey.
en ünlü tablosu kaplumbağa terbiyecisi


          babası tarafından hukuk okumaya Paris'e gönderilen Osman Hamdi hukuğu sevmez ve resime Paris'teki sanat hayatına aşık olur, bunu güçbela  babasına mektup ile bildirir, korktuğu başına gelmez ve babası bu konuda onu destekler.
          Paris'te kaldığı dönem boyunca bu şehre aşık olur ve kıyaslama ile Osmanlı'nın ne kadar geri kaldığını görür.
          babası tarafından eğitimi bittiği gerekçesi ile İstanbul'a geri çağrılır ve yıllarca Osmanlı'da üst rütbelerde görev yapar. Bu geri kalmışlığa çözüm bulmak için elinden geleni yapar ömrü boyunca.
       ama asıl hayali resimdir hep. fırsat buldukça resimle ilgilenir. o zaman Osmanlı'da tabu olan portreler çizmeye devam eder. yapılan eleştirilere kulak asmaz.
           İstanbul'da Sanayi-i Nefise adlı sanat akademisi ve Arkeoloji Müzesi açar, bunlarla ilgili her çalışmada önayak olur millete, devlete. Oryantalismden ayrılmadan batılılıaşma, medenileşmedir asıl amacı. ve birçok yol kat eder dolu dolu bir hayat geçirir.
     en sevdiğim kitap türlerinden biridir. tarihi romanlar. özellikle osmanlı beylerinin kültür sanat alanındaki ilerlemeleri ile ilgili olanlar :)
    bu yüzden bu kitabı çok sevdim, çok akıcı buldum ve çabucak bitirdim.
   şiddetle tavsiye ederim :)
tabu yıkan mihrap tablosu
tabu yıkan bir tablo daha mihrap önündeki kız
osman hamdi beyin resim hocası Gerome'nin oryantalist bir tablosu
en ünlü tablolardan biri abı hayat çeşmesi
osman hamdinin müdürlüğünü yaptığı çinili köşk
Gerome'nin en ünlü tablosu halı tüccarı
osman hamdi çağdaşlarından şeker ahmet paşa nın bir tablosu
istanbul arkeoloji müzesi











1 Aralık 2013 Pazar

kitap: ölü erkek kuşlar

Pinuccia'nın kitap okuma şenliğine katılırken farkında olmadan her kitaba 3 gün kuralını koymuştum, ama bu kural bozuldu, neden mi?
     çünkü 1 hafta önce işe başladım ve sorumluluklar gittikçe artmaya başladı. ev, iş, bebek, ud kursu, spor derken kitap okumaya daha az zaman ayırabildim bu hafta. ama biraz daha düzene girecek, söz :)
     neyse efendim gelelim fasulyenin faydalarına:  :)
    bu hafta adında hayvan ismi olan kategorimi hallettim ve İNCİ ARAL'IN 429 SAYFAlık ÖLÜ ERKEK KUŞLAR kitabını okudum.
bu arada hayvan isimli kategorinin beni epey uğraştırdığını da söylemeden geçemiycem :) sonunda okulun kütüphanesinden arkadaşlarımın yardımıyla buldum bu kitabı.

    daha çok bir aşk romanına benzemesine rağmen arka planda inceden inceye toplum kurallarını, evliliği, kadın-erkek ilişkisini, kadın-erkek soso-rollerini eleştiren bir kitap.
    zaman zaman sanki sırf kitap yazmış olmak için yazılmış havasını hissetsem de sabredip kitabı bitirdim, iyi ki de öyle yaptım, gene de genel olarak beğendim kitabı.
    kocası ve sevgilisi arasında kalmış, tercih yapamayan, ikisinin da sahiplenmesini istemeyen, huysuz, karamsar bir kadın vardı karşımda SUNA. SU ve NA'nın bol kapışmalı sahneleri, içsel çekişmeleri, iki erkeğin arasında kalıp yıpranmışlığı etkiledi beni. arada kadını pataklayasım da gelmedi değil bazı bölümlerde :) eee sen de çok oluyorsun ama şimdi tokadı yiycen benden diye yorum yaptım bazı yerlerde :)
 kitapta etkilendiğim bazı yerler:




bir sonraki kitaba kadar kalın sağlıcakla :)